#anksiyete #anksiyetebozuklugu
Anksiyete: “endişe, kaygı” demektir.
Anksiyete; kişide hem RUHSAL, hem de BEDENSEL belirtilerle kendini gösterir.
Kaygı, endişe, panik, korku, tedirginlik, huzursuzluk, iç sıkıntısı, gerginlik, “diken üstünde hissetmek”, “her an kötü birşey olacakmış hissi”, “sevdiklerimin başına kötü birşey geleceği endişesi”, “sebepsiz endişe ve korku hali”, “ani bir ses duyunca irkilmek”, “sanki arkamda birisi var korkusu”. “Panik” duygusu da, “obsesyon” olarak adlandırılan “takıntılar” da, “fobi” denilen “korkular” da, aslında farklı anksiyete çeşitlerindendir.
Çarpıntı, terleme, titreme, kas ağrısı, göğüs ağrısı, nefes almakta güçlük, karın ağrısı, bulantı, kusma, iştahsızlık, fenalık hissi…
Her anksiyete; bir hastalık veya bozukluk değildir. Anksiyete; çoğu zaman; olağan bir ruhsal ve bedensel reaksiyondur.
Anksiyete; kişinin maruz kaldığı iç ve dış streslerle mücadelesinin bir işareti olabilir.
Her insanın; kökleri geçmişten gelen ihtiyaçları, çatışmaları, ikilemleri, çelişkileri vardır. Anksiyete; kişinin kendi iç dünyasındaki bu ihtiyaçların veya çatışmaların sonucu da olabilir, sebebi de.
Günümüz modern dünyasında; yaşadığımız çağı:
“anksiyete çağı”
“boşluk çağı”
“yalnızlık çağı”
gibi isimlerle adlandıran psikoloji uzmanları, felsefeciler, sosyologlar bulunmaktadır.
Günümüzde insanların çoğu, bir makina gibi; para, statü, başarı, güç, prestij, mülkiyet, popülerlik, güzellik, beğenilmek, onaylanmak…peşinde koşuyorlar ve kendi ruhlarını ihmal ediyorlar. Nasıl bir hayat yaşamak istediklerine kafa yormuyorlar. Bunun doğal sonuçlarından birisi de anksiyete oluyor.
Kişinin yaşadığı kaygı, endişe, panik, gerginlik… gibi ruhsal hallerin, veya çarpıntı, terleme, nefes almakta güçlük, fenalaşma, ağrı, uyuşma vb. gibi bedensel hallerin şiddeti, sıklığı ve süresi arttıkça kişi, anksiyete belirtileriyle başa çıkmakta zorlanır. Bu da kişinin yaşam kalitesini giderek daha da olumsuz etkiler. Zaman zaman yoğun “anksiyete krizleri” yaşayabilir.
Kişi; anksiyetesinden çabucak kurtulmaya çalışır ve bunu yaptıkça anksiyetesi daha da artar ve bu kaygılı süreç giderek kişinin umudunu, enerjisini, zamanını çalar.
Yoğun anksiyete yaşayan kişinin hayatı: sürekli bir tehlike algısı ve tedbir arayışına dönüşebilir.
Bu kısır döngü giderek insanın bedensel, ruhsal, sosyal hayatını olumsuz etkileyebilir.
ANKSİYETE BOZUKLUĞU:
Kişi “aklını kaçırmaktan” veya “delirmekten” korksa da; anksiyete bozukluğu böyle bir şeye asla yol açmaz. Anksiyete bozukluğu tedavisinin başlangıç döneminde: ilaç tedavisi ile birlikte psikoterapi desteği alınması en verimli sonucu sağlamaktadır. Orta ve uzun vadede; anksiyete bozukluğunun esas tedavisi ilaç değildir. Anksiyete Bozukluğu’nun esas tedavisi: psikoterapidir. Psikoterapi; zaman, enerji ve ekonomik bir bütçe gerektirir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Her türlü hakkı saklıdır. Herhangi bir mecrada kaynak belirterek kullanabilirsiniz.
Uzm. Dr. Başar Akman